26 Haziran 2007 Salı

Doğu Türkistan Uygur Devleti

İç Asya’ya doğru göçen Uygurlar'ın başında, Vu-hi Tegin’in kardeşi, Ngo-nie Tegin bulunuyordu. Kendisi 13 Uygur kabile birliğinin son “kağan”ı (846-948) kabul edilmektedir. Batıya gelen Uygur kolu, Tanrı Dağları, Beş-balık, Turfan taraflarına yerleşerek, 840’da Kara-Balasagun’da istilacılar eli ile öldürülen Uygur hakanının yeğeni, Mengli’yi “kağan” (Ulug Tangride Kut Bulmış Alp Külüg Bilge) seçtiler (856). Tibetliler’in hücumuna karşı, nüfuzu altında tutmak istediği bu bölgede, kendisine bir dost arayan Çin, bu Uygur Devleti’ni derhal tanıdı. 873’e doğru “kağan”ın Buku Cin olması muhtemeldir.
T’anglar, ismen de olsa, kendilerine bağlı ve siyasetlerine uygun bir tutum içinde bulunan bu Uygur devletinin, meşru Çin idaresine isyan eden Turfan, Beş-balık askerî valilerini ortadan kaldırarak Hami’ye kadar hakimiyet kurmalarına şüphesiz müdahale etmiyorlardı. Bu suretle, siyasî nüfuzu gittikçe artan ve İç-Asya’nın ticaret yolları üzerinde olması ile de iktisaden gelişen Uygur Devleti, aynı zamanda Manihaizm’in bölgede yayılmasına vasıta oluyordu. Nitekim T’anglar’ın yıkılışı sırasında Tun-huang askeri bölgesini işgal eden Çinli kumandan, muhtar “devlet”ini kurarken “Beyaz elbise giyen Gök-oğlu” lakabını almıştı (Maniheistler beyaz giyiyorlardı). Fakat bilindiği gibi, Kan-çou Uygurları bu muhtar “devlet”e son vermişler (911), bu tarihten itibaren Doğu Türkistan Uygur Devleti de müstakil olmuştu.

Bundan sonra, güneyde Tibet, Batı Türkistan’da Karluk bölgesi ile sınırlı ve başlıca şehirleri Turfan, Kaşgar, Beş-balık, Kuça, Hami (Urumçi) olan ülkelerini müdafaa ile yetinerek sanat, edebiyat ve ticaret sahasında yükselen bu Uygur Devleti ile ilgili siyasi hadiseler hakkında, fazla bilgi görülmüyor. Ancak, 947’de başkentin Hoço (Doğu Türkistan’da Kara-hoca = Kao-Ch’eng) şehri ve yazlık merkezin de Beş-balık (Pei-ting) olduğu ve “Gün Ay Tangride Kut Bulmış, Ulug kut onanmış, alpın, erdemin, il tutmuş Alp Arslan Kutlug Kül Bilge Tangri Han”ın devleti idare ettiği biliniyor. Uygur hükümdarlarına “ıduk-kut” lakabı verilmiş ve başkent Iduk-kut (İdi-kut) şehri diye anılmıştır.

Uygurlar hakkında en ilgi çekici bilgiye, Çin’deki Kuzey Sung imparatoru tarafından, 981’de Kara-hoça’ya elçi olarak gönderilen Wang-ye tö’nün seyahat notlarında tesadüf edilmektedir ki, kültür tarihi bakımından büyük değer taşır.

Doğu Türkistan Uygur Devleti’nde, doğu Uygur kolunda olduğu gibi, Budizm çok yayılmış, hatta Manihaizm’den üstün bir mahiyet almış, bunun yanında Nesturî Hıristiyanlık ve başlangıçta pek az olmak üzere İslamiyet, tesirlerini göstermiştir. Müslüman-Türk Karahanlılar, Kaşgarlı Mahmud’un eserinde (1074) “kâfir” diye bahsedilen Uygurlar’la mücadele ediyor ve Uygur ülkesinde, İslamiyet'i yaymağa çalışıyorlardı. Sonra, İslamiyet, Çin’e Uygurlar vasıtası ile girdiği için, oradaki ilk Müslüman Çinlilere Huei-ho (Uygur) denilmiştir.

Doğu Türkistan Uygur Devleti, 1209’da Cengiz Han’a bağlandığı zaman, o tarihe kadar Kara-Hitaylar’a tabi durumunda olan Iduk-kut Barçuk Art-Tegin bulunuyordu. İslam kaynaklarında daima “Dokuz-oğuz” diye bahsedilen Uygurların hakimiyeti, fiilen sona ermekle beraber, Moğollar tabiiyetinde olarak Uygur sülalesi, İduk-kut unvanı ile, Çin’de Ming devrinin başlarına, son Uygur İdi-kut’u Ho-şang, Ming sülalesi kurucusuna teslim oluncaya kadar (1368) devam ettiği gibi, birçok Uygur, Cengiz Moğolları devletinde yüksek idari vazife almış ve Uygur medeni tesirleri Asya’nın doğusu ve batısında asırlarca hissedilmiştir.

23 Haziran 2007 Cumartesi

Tabgaç Devleti (Tabgaçlar)

IV. yüzyıl sonlarına doğru, Kuzey Çin’de, kudretli bir siyasî teşekkül meydana getiren, Çinliler’in T’o-ba dedikleri topluluğu, Türkler, “Tabgaç” diye anmışlardır. Orhun kitabelerinde sık sık adı geçen ve Göktürk yolu ile Bizans kaynaklarına da intikal eden Taugast ( = Tabgaç) kelimesi, “Çin” manasına da alınmıştır. Çünkü Göktürkler’in ilk zamanlarında, Türklerce “büyük” tanınan bu sülale, Çin’de hüküm sürmekte idi.
Aslında Türkçe olup, “ulu, muhterem, saygıdeğer” manâsını ifade eden Tabgaç tabiri, bazı Karahanlı hükümdarları tarafından unvan olarak (Tafgaç, Tamgaç) kullanılmıştır. Kaşgarlı Mahmud’un, Türklerden bir bölük olduğunu kaydettiği Tabgaçlar, Çin yıllıklarına göre Asya Hunları’ndan bir kısımdır. Sülalenin resmî tarihinde (Wei-shu) de Mete Han, eski T’o-ba (Tabgaç) hükümdarı olarak gösterilmiştir.
Ayrıca Tabgaçların örf-adet ve geleneklerinden çoğu; Kurt efsanesi, mağara, dağ, orman kültleri, göç efsanesi vb. Türklerle ilgili bulunduğu gibi, dillerinin de Türkçe olduğunu ortaya koyan deliler vardır: Bitegçin (Bitikçi, kâtip, hariciye nazırı), kapugçin (kapıcı, hacib), atlaçın (atlı, süvari birliği), tabagaçın (yaya, piyade birliği), kurakçın (koruyucu, muhafız kıtaları), yamçın (posta sürücüsü), aşçın (aşçı, matbahçı başı), törü (kanun töre) vb. Çin kaynaklarında geçen bu kelime ve tabirler, aynı zamanda, Tabgaçların devlet idaresi ve ordu kuruluşları hakkında da bilgi verir durumdadır.
Bununla beraber, bu Türk devletinde, oldukça büyük ölçüde, Moğolların da yer aldığı anlaşılıyor. Araştırmalarda, Tabgaçlara bağlı kabilelerden, kimlikleri tespit edilebilenlerin yarısından fazlasının Moğol menşeli olduğu neticesine varılmıştır. Ancak Moğollar, diğer Çinli halk ile birlikte şüphesiz tebaa durumundadır.
Çinli’lerin “Wei” adını verdikleri bu sülalenin kurucusu olarak bilinen Şa-mo Han’dan itibaren, 70 yıl kadar uğraşarak Ta-t’ong bölgesindeki mahalli hükümetçikleri idareleri altına alan Tabgaçların, büyük devlet halinde gelişmesi Kuei zamanında (385-409), verimli topraklara sahip Doğu Çin’in Hsien-pi’lerden (Siyenpi) zapt edilmesi ile (409) olmuştur. Başkenti P’ing-Ç’eng şehri (kuzey Şan-si’de Tai bölgesinde) olan devlet, bir yandan Pekin yakınlarına, bir yandan Huang-ho nehri dirseğinin güneyine kadar uzanmıştı.
Kuzey istikametinde, kudretli bir siyasî teşekkül halinde beliren H’yen-bi’lerin (Hsien-pi) varisi, Moğol menşeli, Juan-Juan’lar yüzünden, ciddî bir genişleme olamıyordu. İki devlet arasında, bazen çok şiddetli mücadele, 150 yıl kadar sürmüştür.
Hükümdar Sseu’den (409-423) sonra, Çin’in başkentleri Lo-yang ve Cha’ang-an’ı (bugün Si-gan-fu) ele geçirerek, hakimiyetini Sarı Irmak bölgesine yayan ve bütün Kuzey Çin’i tek idarede birleştiren büyük hükümdar T’a-o (T’ai-wu) devrinde (424-452), Tabgaç Devleti, en parlak çağını yaşadı.
427’de Hun Hia krallığını alan ve Juan-juan’ları mağlup ederek, bugünkü İç Moğolistan’ı istila eden (436) T’ai-wu, 439’da Kansu’daki son Hun Krallığını (Pei-Liang) ortadan kaldırdıktan sonra, İç Asya’ya yönelerek Karaşar, Kuça şehirlerini himayesine bağladı (448). Böylece, ünlü ipek yolu güzergâhı, tekrar Türk hakimiyetine girmiş oldu. T’ai-wu, Çin askerinin “taydan ve düveden farksız” olduğunu söylüyor ve kendisi “Börü” (= Kurt, Çince şekli Fo-li) lakabını taşıyordu.
İmparatorluk merkezini, Türk hayat şartlarına oldukça uygun gelen bozkır bölgesinde (kuzey Şan-si) tutan T’ai-wu, o sıralarda Çin’de yayılmakta olan Budizm’in, Türkler arasında nüfuz kazanmasını önlemeğe çalışıyor, idaresi altındaki Çin topraklarında bile, Budistlerin dini faaliyetlerini kontrol ediyordu. Tapınaklarda âyinler dışında din propagandasını yasaklayan bir emirname çıkarmış (438) ve 446’da emre riayet etmeyenlerin şiddetle takibini emretmişti. T’ai-wu’nun Türk bünyesini ve seciyesini, Budizm’in bozucu tesirinden korumak maksadını güden bu tutumunun manâ ve değeri, daha sonra anlaşıldı.
Tedbirlerin ehemmiyetini fark edemeyen halefleri zamanında, hattâ Budizm’in himayesi cihetine gidildi. İmparator Siun (452-465) ile gelişmeğe başlayan bu durum, daha sonra büsbütün hızlanarak, Tabgaç topluluğunun Çinlileşmesine zemin hazırladı. 493’te, başkenti, bozkır bölgesinden eski Çin merkezi Lo-yang’a nakleden İmparator Hong (471-499), Türk töresine karşı ağırlık verdiği soysuzlaşmayı, 495 yılında Türk örf, adet ve geleneklerini, Tabgaç dilini ve hattâ yazışmalarda Türkçe tabirlerin kullanılmasını yasaklamakla tamamladı.
Buna karşı çeyrek asır kadar devam eden tepkiler, bastırıldı. Kiao’dan (499-517) sonra idareyi devralan imparatoriçe Hu (ölm. 528), Budizm’e o kadar düşkün idi ki, yabancı memleketlerdeki “dindaşları” ile de ilgileniyordu. 520’ye doğru Hindistan’da Ak Hun İmparatorluğu hükümdarı Mihiragula’yı ziyaret ettiğini gördüğümüz Çinli Budist rahip, bu kraliçenin arzusu ile seyahat ediyordu. Tabiatıyla, Tabgaç iktidarı da gittikçe gücünden kaybetmekte idi. Devlet, 535’e doğru Kuzey (Tai’de) ve Batı (Cha’ang-an’da) Weileri adı ile ikiye ayrıldı ve aralarında mücadele başladı. Kısa zaman sonra, bütün arazileri, Çinli hanedanlara intikal etti (550-556).

20 Haziran 2007 Çarşamba

İlk Türk Devletlerinde Din ve Ekonomik Hayat

DİN VE İNANIŞ: 
      İslam öncesi Türklerin din ve inanışlarını şu 4 grupta toplayabiliriz:
        1- Tabiat Kuvvetlerine İnanma: Dağ,ağaç, göl, kaya gibi varlıkların gizi güçlere sahip olduklarına
             inanırlardı.
        2- Atalar Kültü: Ölmüş büyüklere ve atalara ait hatıralar kutsal sayılır ve saygı gösterilirdi.
        3- Şamanizm: Kam veya Şaman adı verilen kişilerin, kötü veya iyi ruhlarla temas sağladıklarını
            inanılarak, bunların büyücülük ve sihir özelliklerine başvururlardı.  Şaman inançları
            Anadolu'da hala varlığını sürdürmektedir. Örneğin; Gelinlerin üzerine buğday veya para
           atmak, Eşikten atlamanın uğursuz kabul edilmesi, kurşun dökmek gibi...
       4- Göktanrı Dini: Türklerin İslamiyetten önceki dini Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler;
           * Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı.
           * Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından, ölülerini atı,eşyaları ve silahıyla birlikte
             gömüyorlardı.
           * Cennet'e UÇMAĞ, cehenneme ise TAMU diyorlardı.
           * Mezarlara ölünün,sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar BALBAL adı verilen küçük heykeller
             dikerlerdi. İnanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla cennete gidecek, ve öldürdüğü
             düşmanlar sonraki yaşamında ona hizmet edeceklerdir.
          * Ölüleri içöin YOĞ adı verilen cenaze törenleri yapar, ve ardından yas tutarlardı.
 
    Türkler arasında ayrıca Maniheizm(Mani dini), Budizm, Musevilik, Hırıstiyanlık gibi dinlerde
  yayılmıştı.
 
6)- EKONOMİK HAYAT: 
   Göçebe bir hayat yaşayan Türkler belirli iki merkez arasında (yaylak-kışlak)
   hayatlarını sürdürürlerdi.
    * Hayvancılık temel geçim kaynağıydı. Koyun, keçi, at en çok beslenen hayvanlardı. Bunun dışında
      sığır, katır ve deve de yetiştirilirdi. Beslenme ve giyimde hayvan ürünlerinden yararlanır ve
      bunları satarak geçimlerini sağlarlardı.
    * Tarım da gelişmişti. Arpa, buğday, darı gibi tahılları yetiştiriyorlardı.
    * Savaşlarda elde edilen ganimetler ve devletlerden alınan vergiler gelir kaynaklarıydı.
    * Ticaret önemli bir gelir kaynağıydı. Türk ülkeleri İPEK YOLU üzerindeydi.
 
            NOT: Çin-Türk mücadelesinin temel nedeni İpek  Yoluna hakim olmaktı. 
     * Ayrıca Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayıp, Ural, Sibirya ve Altaylar üzerinden Çin'e giden yola
        KÜRK YOLU deniliyordu. Türkler bu yolun üzerinde de olduklarından sanar, samur, kunduz, vaşak gibi
        av hayvanlarının kürklerinin ticaretini yapıyorlardı.
 

İlk Türk Devletlerinde Ordu ve Hukuk

ORDU: 
   Türk Ordusunun başlıca özellikleri şunlardı:
    a)- Türk ordusu ücretli değildi.
    b)- Türk Ordusu daimiydi. (Kadın-erkek her an savaşa hazırdı.)
    c)- Türk Ordusunun temeli ATLI askerlerden meydana geliyordu.
 
   NOT: Türk ordu teşkilatını ilk kuran METE HAN olmuştur. Mete Orduyu 10'luk sisteme göre
           teşkilatlandırmıştı. Onluk sistem daha sonra tüm Türk devletlerinde  kullanılmıştır.
          (Türk ordusu; Çin, Roma,Bizans, Rus  ve Moğol Ordu teşkilatı üzerinde etkili olmuştur.) 
 
     Türk Ordusunu Silahları: Ok, yay, kement, kılıç, kargı, süngü, kalkan vb...
 
 HUKUK: 
       Türklerde yazılı olmamakla beraber, gelişmiş bir hukuk anlayışı vardı. Bu hukuk kurallarına
       TÖRE(Türe) denilirdi.
       Hükümdarın başkanlık ettiği ve siyasi suçlara bakan yüksek mahkemeye YARGU adı verilirdi.
       YARGANLAR(Yargucu) idaresindeki mahkemeler ise adi suçlara bakarlardı.

19 Haziran 2007 Salı

İlk Türk Devletlerinde Toplum Yapısı

 
              Türk toplumu;              Oguş  : Aile
                                           Urug   :Soy=Aileler birliği
                                           Bod(Boy) :Kabileler
                                           Budun : Millet   denilen birimlerden oluşuyordu.
       Boyların başında bulunan BEY'ler, töreye göre boyu idare ederlerdi. Boyların bir araya gelmesiyle
   Devlet(İL) kurulurdu.
 
       Türk Toplumunun Özellikleri:
                                Halk hürdü. Herkes aynı işi yaptığından(hayvancılık) aralarında kesin
                                olarak SINIF'ların ortaya çıkması imkansızdı. Yaşam biçimleri GÖÇEBE
                                olduğundan savaşta elde ettikleri  esirleri çalıştırmaya elverişli değildi.
                                Bu yüzden Türk toplumunda KÖLE sınıfı yoktu.  Din adamları
                                diğer toplumlarda olduğu gibi imtiyazlı değillerdi.
 

İlk Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet Devlet Yönetimi

1)- DEVLET YÖNETİMİ
   A) DEVLET: İslamiyetten önce Türkler devlete İL veya EL demişlerdir.
     Hükümdarların Ünvanları: Türkler Hükümdarlarına Şanyü,Tanhu, Hakan, Han, Yabgu, İlteber, İdi-kut,
     Erkin gibi ünvanlar vermişledir.
 
     Türk Hükümdarlarının Tahta Çıkışı Tarih Boyunca Kaç Değişik Şekilde Meydana Gelmiştir?
      1- Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta
         çıkıyordu. (En sık rastlanan durum)
      2- Hükümdarın rakipsiz aday olması(Bu durumda taht kavgası olmadan başa geçiyordu.)
      3- Seçim Usulü (Kengeş, toy veya kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin
         toplanarak  hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi.
      4)-Ekber ve Erşed(En yaşlı ve Olgun) olanın başa geçmesi. (Bu yöntem III. Ahmet zamanından
         itibaren sadece Osmanlı Devletinde uygulanmıştır.
 
     Kimler Türk Devletlerinde Hükümdar Olabilirdi?
      Hanedandan olan bütün erkeklerin hükümdar olma hakları vardı. (Kardeşler, kardeş çocukları, amca,
      amca çocukları ve diğer hanedan üyeleri.)
 
     Kut Anlayışı Nedir?
      Türkler devleti yönetme yetkisinin TANRI tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından
      verilen bu yönetme hakkına KUT diyorlardı.KUT'un kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına
      geçtiğine inanıyorlardı.
 
     Kut Anlayışı Türk Devletlerini Nasıl Etkilemiştir?
       Bütün hanedan üyelerinde KUT olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kişi TAHT
      KAVGASINA girebiliyordu. Bu durum Türk devletlerini ya iç savaş sonucu istkrarsızlığa, yada
      bölünmeye götürüyordu.
 
    NOT: Türk töresinde ana-babaya  itaat esas olmasına  rağmen, hükümdar bunun dışında tutulmuştur. 
            Devletin devamı için baba-oğul veya kardeşlerin  birbirleriyle mücadelesi normal karşılanmıştır.
            Çünkü bu sayede en güçlü ve en yetenekli kişi  devletin başına geçecektir. 
 
     İkili Yönetim(Çifte Krallık) Nedir?
       Türk Devletlerinde hükümdar yönetimi kolaylaştırmak için ülkeyi SOL(Doğu) ve SAĞ(Batı) olmak
       üzere ikiye ayırırdı. Ortada (Merkezde) ise asıl hükümdar bulunurdu.  Sağ ve Solda ise Hanedan
       üyelerinden YABGU'lar bulunurdu.

17 Haziran 2007 Pazar

Karadeniz'in kuzeyinden Avrupaya yapılan TÜRK GÖÇLERİnin sonuçları

Avrupa Hunları, Bulgar, Avar, Macar, Peçenek, Kuman ve Uz Türklerinin Avrupa'ya yaptığı göçler olumlu
sonuçlar getirmedi. Bu Türkler Avrupa'daki diğer halklar arasında silinip gittiler.
  SEBEPLER:
    1)- Hırıstiyanlık dinine girmeleri, onları Türklük özelliklerinden ayırdı.
    2)- Anayurttan gelen göçlerle beslenemediler, bu yüzden kalabalık Slav toplulukları içinde milli
        benliklerini kaybederek eridiler.
 

Kumanlar'Kıpçaklar) - Uzlar(Oğuzlar)

KUMANLAR (KIPÇAKLAR):
   * Volga'yı aşarak Avrupa'ya ve Balkanlara girmişlerdir.
   * Kıpçakların Karadeniz'in kuzeyinde hakim oldukları topraklara "KIPÇAK BOZKIRLARI" denilmektedir.
   * Macaristan'a giden Kıpçaklar ROMEN devletinin kurulmasında etkili olmuşlardır.
   * Kıpçakların Oğuz Türkleriyle yaptığı mücadeleler DEDE KORKUT HİKAYELERİ'nin ortaya çıkmasına sebep
     olmuştur.
   * CODEX CUMANİCUS(Kodeks Kumanikus); Kıpçak Türk şivesi ile yazılan Latin, Fars ve Kuman dilleri
     üzerine yazılmış bir sözlüktür.
 
7)- UZLAR (OĞUZLAR):
   * Tarihte türk Milletinin siyasi, kültür ve medeniyet alanında en büyük rolü oynayan koludur.
   * Oğuzlara; Bizanslılar UZ, Ruslar TORKİ veya TORK, Araplar GUZ demişlerdir.
   * 24 Oğuz Boyu vardır.
   * Hazar denizinin kuzeyinden bir kolu "UZ" adı ile Avrupa ve Balkanlara göç etti.
   * Balkanlara gelen UZLAR Bizans ordusunu ve Bulgarları yendi. Ancak Peçenek akınları, soğuklar,
     salgın hastalıklar yüzünden dağılıp yok oldular.
   * Uzların bir kısmı Malazgirt Savaşı sırasında Bizans Ordusu saflarından, Selçuklu Ordusuna geçtiler.

Hazarlar - Macarlar - Peçenekler

HAZARLAR:
       Kuzey Karadeniz ve Kafkaslar arasındaki bölgede Göktürk Devletinin yıkılmasıyla HAZAR KAĞANLIĞI
       kuruldu.
      * Ticarette geliştiler.
      * Hazar yöneticileri Museviliği benimsediler. Halk arasında Hırıstiyanlık ve müslümanlık  yayılmıştı.
      * Hazarlar ülkelerinde farklı dinleri içinde bulundurduklarından yüksek bir HOŞGÖRÜ vardı.
 
 4)- MACARLAR:
   * Fin Ugor kavmi ile OGUR Türklerinin karışmasıyla MACAR kavmi ortaya çıkmıştır.
   * 896 yılında kendi adlarını verdikleri MACARİSTAN'a gelerek devletlerini kurdular.
   * X. yüzyılda Hırıstiyanlığın Katolik mezhebini benimsediler. (Bundan sonra Türklük özelliklerini
     kaybetmeye başladılar.)
   * Almanların (Germenlerin) doğuya doğru yayılmasını engelleyerek, Balkan topluluklarının(Slavların)
     Germenleşmesini önlediler.
 
 5)- PEÇENEKLER:
   * Karadeniz'in kuzeyinde Don ve Dinyesper nehirleri arasındaki bölgeye yerleştiler.
   * Kiev Prensliğini yenerek, Rusların Karadeniz'e inmelerini engellediler.
   * 1071 Malazgirt Savaşına Bizans ordusu içinde ücretli asker olarak katıldılar. Ancak Selçukluların
     kendileri gibi Türk olduklarını anlayınca Selçuklu ordusu saflarına katıldılar.
   * Edirne ve Trakya'nın Marmara kıyılarına kadar olan toprakları Bizans'tan aldılar.
   * İzmir Beyi ÇAKA BEY Peçeneklerle temas kurdu. Buna göre Çaka Bey Peçeneklerle birlik olarak Anadolu
     ve Rumeli'den İstanbul'u kuşatmak istiyordu. Ancak Bizans kurnaz bir politikayla, yine bir Türk
     topluluğu olan KUMANLAR'ı Peçenekler üzerine saldırtarak, Peçeneklerin dağılmasına sebep olmuştur.

Avarlar ve Bulgarlar

AVARLAR:
     552 yılında Orta Asya'daki Avar İmparatorluğuna Göktürkler son verince, batıya doğru ilerleyerek
  Romanya'ya giren AVARLAR merkezi MACARİSTAN olan yeni devletlerini kurdular.
   * Çin kaynakları Avarlara JUAN- JUAN demektedir.
   * 619 yılında tek başına, 629 yılında da Sasanilerle ortaklaşa İstanbul'u kuşattılar.
 
                   NOT: İlk defa İstanbulu kuşatan Türkler, Avarlardır.
  
   * Slav topluluklarının göç etmesine neden olarak, bunların doğu Avrupa ve Balkanlara inmesini
      sağladılar. Böylece Balkanların Slavlaşmasında etkili oldular.
   * 805 yılında Franklar tarafından yıkıldılar.
 
 BULGARLAR:
     Batı Hunları ve Ogur Türklerinin karışmasıyla ortaya çıkan Türk topluluğuna BULGAR denir. (Bulgar
     kelimesi karışmak anlamındadır.)
 
                              BÜYÜK BULGARYA DEVLETİ
                                                        
                       Tuna Bulgar            Kama(Volga=İtil)
                       Devleti                   Bulgar Devleti
 
    * Karadeniz'in kuzeyinde Göktürk Devletinin yıkılmasıyla "Büyük Bulgarya Devleti" kuruldu. Ancak
      kurucusu KUBRAT'ın ölümüyle Hazarlar tarafından yıkıldı. Bulgarların bir kısmı Tuna nehri, bir
      kısmı da Volga nehri kıyılarına göç etmek zorunda kaldı.
 
     Tuna Bulgar Devleti: Büyük Bulgarya Devleti'nin yıkılmasından sonra Tuna boylarına (Bugünkü
                          Bulgaristan) göç eden Bulgar Türkleri burada Tuna Bulgar Devletini kurdular.
                          * KURUM HAN zamanında Bizans'ı kuşattılar.  (Avarlardan sonra Bizans'ı kuşatan
                            2. türk kavmidir.)
                          * Bu bölgedeki halkın çoğu Slav olduğu için Türkler zamanla Slavlaşmaya
                            başladılar. Boris Han zamanında Hırıstiyanlığı kabul ettiler.
                          * Daha sonra ortaya çıkan bugünkü Bulgaristan Devleti Türk değil Slav
                            devletidir.
                          * Bugünkü Bulgaristan'da yaşayan Türkler, Osmanlılar zamanında balkanlara
                            yerleştirilen Türklerdir.
     Kama Bulgar Devleti: Büyük Bulgarya Devletinin yıkılmasından sonra Volga=İtil kıyılarına giden
                          Bulgarlar burada Kama Bulgar Devletini kurdular.
                          * Hükümdarları Almış Han zamanında(X. yüzyıl) müslüman oldular.
                          * 1236'da Moğolların egemenliğine girdiler. Altınorda Devletinin
                            parçalanmasıyla kurulan KAZAN HANLIĞInın esas kitlesini oluşturdular.
                            (Kama Bulgarlarına bugün KAZAN TÜRKLERİ denilir.)
 
   NOT: İtil(Kama) ulgarları benliklerini bugün de  koruyarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak  
           Tuna Bulgarları Slavlar arasında yok olup  gitmişlerdir.  Bunda İtil Bulgarlarının
           İslamiyeti, Tuna Bulgarlarının ise hırıstiyanlığı  kabul etmesinin payı büyüktür. 
   
 

Karadeniz'in Kuzeyinde Kurulan ve Avrupa'ya yürüyen TÜRK topluluk ve devletleri

Bunlar Avrupa Hunları, Sabirler, Avarlar, Bulgarlar, Hazarlar, Macarlar, Peçenekler,
Kumanlar(Kıpçaklar) ve Oğuzlar(Uzlar)'dır.
 

16 Haziran 2007 Cumartesi

Diğer Türk Devletleri

BAŞKIRTLAR(BAŞKURTLAR): X. yüzyılda İtil(Volga) nehri civarında oturmakta idiler. Moğol istilası
     sırasında Moğol egemenliğine girdiler.
 
 SABARLAR (SİBİRLER=SABİRLER): Önceleri Hun devletinin egemenliğinde yaşayan Sibirler,
      VI. yüzyıl başlarında Avarların baskısıyla batıya göç ederek Ural dağlarının güney doğusuna yerleştiler.
      * Sasanilerle anlaşarak, Bizans'a karşı savaştılar. Anadolu'ya akınlar yaptılar.
 
   NOT: Anadolu'ya ilk Türk akınları Avrupa Hunları  tarafından, ikinci akın Sibirler tarafından yapılmıştır. 
      * Bugünkü SİBİRYA adı Sibir Türklerinden gelir.
      * Avarlara yenilince Hazar Türklerine karıştılar. Hazar Devletinin asıl kitlesini oluşturdular.
 
 TÜRGEŞ DEVLETİ: I. Göktürk Devletine bağlı olan Türgişler 630 yılında Göktürk devletinin
     yıkılmasıyla serbest kaldılar. BAGA TARKAN Türgiş Devleti'ni kurdu. Kendi adına para bastı.
     II.  Göktürk devletinin kurulmasıyla yeniden Göktürk egemenliğine girdiler.  II. Göktürklerin son
     dönemlerinde yeniden serbest kalan Türgişlerin başına SU-LU KAĞAN geçti. Su-lu Kağan Emevilere
     karşı mücadele etti.
 
    NOT: Türgişler Emevi ordularını durdurarak, Orta   Asyanın Araplaşmasını önlediler.  
       766 yılında Türgiş Devletine Karluklar son verdi.
 
 KARLUKLAR: II. Göktürk Devletinin yıkılmasında Basmil ve Uygurlar'la birleşerek rol oynadılar.
     * Talas savaşında Çin'e karşı Arapları destekleyerek Orta Asyanın Çinlileşmesini ve İslamiyetin
        yayılmasını kolaylaştırdılar.
     * İslamiyeti kabul eden ilk Türk boylarındandırlar. (İlk boy Kıpçaklar'dır.)
     * İlk Müslüman Türk Devleti olan KARAHANLILAR'ın kurulmasında etkili oldular.
 
KIRGIZLAR:
    * 840 Yılında Ötügen'i alarak Uygur Devletine son  verdiler.
 
    NOT: Kırgızlar; Orhun Bölgesinden Uygurları kovarak,  buradaki Türk nüfusunun azalmasına sebep 
            olmuşlardır.  Bu yüzden bu en eski Türk Yurdu, daha  sonra Kırgızları yenen Moğolların eline geçerek  
            kolayca Moğollaşacak ve MOĞOLİSTAN olarak anılacaktır.
   * 1207 yılında Cengiz Han tarafından yıkılmıştır.
 
                         NOT: Kırgızlar, Cengiz Han'a bağlanan ilk Türk  Kavmidir.   
   * Daha sonra Rusların egemenliğine girmişlerdir.
   * 1916'da Ruslara karşı MİLLİ İSYAN adı verilen bir ayaklanma başlatmışlar, ancak Rus Çarı tarafından
     ağır bir şekilde cezalandırılmışlardır.
   * 1936'da Sovyetler birliğinin 15 Cumhuriyetinden biri olmuşlar, 1991'de Sovyet Rusya'nın
     dağılmasıyla Bağımsız KIRGIZISTAN DEVLETİ kurulmuştur. Başkenti BİŞKEK'dir.
 
 KİMEKLER: Batı Göktürk topluluklarındandır. İrtiş ırmağı civarında yaşıyorlardı. XI. yüzyıla doğru
    diğer Türk topluluklarıyla kaynaşarak, yok oldular.

İskitler ve Akhunlar(Eftalit) devleti

İSKİTLER(SAKALAR)
MÖ. VII. yüzyılda batıya doğru göç ederek Karadeniz'in kuzeyinden 
     Tuna nehrine  kadar uzanan topraklara yerleştiler. Batı kaynakları bu topluluğa İskitler, İranlılar ise
     Sakalar adını vermişlerdir.  Medler, Persler, Asurlular ve Urartularla savaşmışlardır. Anadolu, Suriye
     ve  Mısır'a kadar akınlarda bulunmuşlardır. İskitlerin yönetici kesimi Türklerden meydana
     geliyordu. Yaşayış ve inanışları Türklerle aynıydı. En önemli edebiyat eserleri ALPER TUNGA
     DESTANI'dır.
 
 AKHUNLAR (EFTALİT) DEVLETİ: Hun soyundan gelmektedirler. Afganistan'ın batısında MS.350
     yıllarında kurulan bu Türk Devleti HEFTAL isimli hükümdarından dolayı EFTALİT DEVLETİ diye de
     anılır.
      * Akhunlar Sasani Devletinde başlayan MAZDEK İSYANI'nı bastırmakta etkili oldular.
                       MAZDEK: Sasani Devletinde yaşayan Mazdek,kadın ve servetin ortak olması durumunda
                                      her türlü  huzursuzluğun ortadan kalkacağını savunan bir kişiydi.
      * Göktürk Devleti'nin Batı Bölgelerini idare eden İSTEMİ YABGU ipek yoluna egemen olmak için,
        Sasanilerle ortak hareket ederek Akhun Devleti'nin yıkılmasını sağladı. Akhun Devleti'nin
        toprakları Sasani ve Göktürk devleti arasında paylaşıldı.

Uygur Devleti

                        UYGUR DEVLETİ (Orhun uygur devleti)                                                                                  
                               Turfan(Doğu Türkistan)         Kansu(Sarı Uygur) Devleti
                               Uygur Devleti                 
ORHUN UYGUR DEVLETİ:
    Karluk ve Basmiller'le birleşerek II.  Göktürk Devletini yıkan UYGURLAR Orhun bölgesinde UYGUR
DEVLETİ'ni kurdular.(745)
    Kurucuları KUTLUK BİLGE KÜL KAĞAN, merkezleri Ordubalık (Karabalsagun)'dur.
 
         NOT: Kutluk Bilge Kül Kağan Türklerin şehir kuran ilk hükümdarıdır. İlk Türk şehri Ordubalıkdır.
 
   Bilge Kül Kağan'dan sonra MOYENÇUR başa geçmiş, onun döneminde Müslüman Araplar(Abbasiler) ile
Çinliler arasında Talas Savaşı yaşandığından, Abbasilere yenilen Çinliler güç kaybına uğramışlardı. Bu
durumdan yararlanan Uygurlar Çinin TARIM havzasını ele geçirdiler.Moyençur'dan sonra başa BÖGÜ KAĞAN
geçti.
 
 BÖGÜ KAĞAN DEVRİ: Bu devirde Uygur Türkleri ile çin arasında iyi ilişkiler kuruldu, ticaret gelişti.
Bögü Kağan Çine yardım amacıyla "Tibet Seferine" çıktı.
 
     Tibet Seferi ve Sonuçları:
          Bögü Kağan tibet seferi sırasında iki MANİ(MANİHEİZM) rahibini yanına alarak ülkesine geri
          döndü. Bu rahipler Uygur Türkleri arasında Mani dininin yayılmasına sebep oldular.  Ayrıca
          Türkler arasında Budizm'de yayılmaya başladı.
 
     Mani Dininin Özelliği: Avlanmayı, et yemeyi ve savaşmayı yasaklayan bir dindir.
 
     Mani Dininin Uygurlar üzerindeki Etkileri:
      1- Uygurlar Savaşçılıklarını kaybettiler.
      2- Yerleşik hayata geçtiler. (Türklerde ilk defa yerleşik hayata Uygurlar geçmiştir.)
      3- Yerleşik hayata geçmeleriyle Uygurlar ticaret,bilim, sanat ve edebiyat gibi bir çok alanda
         geliştiler.
 
UYGUR DEVLETİ'NİN (ORHUN BÖLGESİ) YIKILIŞI:
    840 yılında bir başka Türk kavmi olan KIRGIZLAR Uygur Devletine son verdiler. Kırgızlar'ın  Orhun
Bölgesinden kovmalarıyla Uygurlar, Kansu ve Turfan bölgelerine göç etmek zorunda kaldılar.
 
NOT: Kırgızlar; Orhun Bölgesinden Uygurları kovarak,  buradaki Türk nüfusunun azalmasına sebep 
        olmuşlardır.  Bu yüzden bu en eski Türk Yurdu, daha sonra Kırgızları yenen Moğolların eline geçerek
        kolayca Moğollaşmış, MOĞOLİSTAN olarak anılmıştır. ¦
 
TURFAN( DOĞU TÜRKİSTAN) UYGUR DEVLETİ:
  Kırgızlar tarafından kovulan Uygurların bir kısmı Turfan Bölgesi'ne gelerek, burada yeni bir devlet
kurdular. Bu devletleri de Moğollar tarafından 1207'de yıkıldı. Uygurlar günümüzde Doğu Türkistan diye
anılan bu bölgede Çin'e bağlı özerk bir devlet olarak yaşamaktadır.
 
 KANSU(SARI UYGUR) DEVLETİ:
   Kırgızlardan kaçarak Kansu Bölgesi'ne gelen Uygurlar tarafından kurulan bu devlete Sarı Uygur Devleti
de denilmektedir. 1209'da Moğolların hakimiyetine girmiştir.
 
 UYGURLARLA İLGİLİ DİĞER ÖNEMLİ HUSUSLAR:
  * 18 harfli Uygur Alfabesini hazırladılar.
  * Cengiz Han'ın egemenliğine girmelerine rağmen medeniyette geliştiklerinden Moğollar'ı devlet
    teşkilatı, ticaret, bilim, sanat, alfabe gibi konularda etkilediler.
  * Moğolların Türkleşmesinde önemli bir rol oynadılar. (Özbek ve Çağatay Türkleri)
  * İlk Müslüman Türk Devleti  Karahanlılar'la savaştılar.(Sebep Uygurların Budizmi, Karahanlıların
    İslamiyeti yaymak istemeleri.)
  * Tahta harflerden MATBAA'yı oluşturdular, pamuktan KAĞIT yaptılar.
  * Uygurlar Yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğudur.

2. Göktürk Devleti (Kutluk devleti)

             II. GÖKTÜRK DEVLETİ(KUTLUK DEVLETİ)               (682-744)
   I. Göktürk devletinin parçalanıp yıkılmasıyla, Çinin egemenliğinde yaşayan Türkler, 50 yıl süren bir
 esaret dönemi yaşadılar. Bu süre içinde defalarca Çine karşı ayaklandılar. Ancak başarılı olamadılar.
 682 Yılında KUTLUK KAĞAN'ın başlattığı ayaklanma başarılı oldu. Türkler Çinlileri topraklarından atarak
 yeniden bağımsızlıklarına kavuştular.(682).  II. Göktürk Devleti'ne kurucusundan dolayı KUTLUK
 DEVLETİ de denir.
 
 NOT: Kutluk Kağan Çine karşı "Ulusal Kurtuluş Savaşına" girişerek II. Göktürk devletini kurmuştur. Bu 
         özelliği ile Kutluk Kağan Türkiye Cumhuriyeti'ni  kuran M.Kemal Atatürk'e benzer.   
 
   II. Göktürk Devleti en parlak devrini BİLGE KAĞAN zamanında yaşamıştır. Bilge Kağan ülkeyi kardeşi
 KÜLTİGİN ve veziri TONYUKUK ile yönetmiştir.  Bilge Kağan'dan sonra zayıflayan Devlet; Karluk, Basmil
 ve UYGUR Türkleri tarafından 744 yılında yıkılmıştır.
 
GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN TÜRK TARİHİNDEKİ ÖNEMİ:
  1)- Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulan devlet, Göktürk Devleti'dir.
  2)- Orhun Anıtlarını dikerek (II.Göktürk zamanında) Türk tarihi ve Türk edebiyatının ilk yazılı
        kaynaklarını oluşturmuşlardır.
  3)- Milliyetçilik duygusu, Fransız ihtilalinden 1000 yıl önce Göktürkler döneminde en yüksek seviyede
        yaşanmıştır.
  4)- Asya Hun Devleti'nden sonra Türkleri tarihte ikinci defa tek bayrak altında toplamayı
        başarmışlardır.

1. Göktürk devleti

I. GÖKTÜRK DEVLETİ 
Göktürk- Bizans işbirliğinin Sasanileri  zayıflatması, Hz. Ömer Devrinde İslam Ordularının
         Sasanileri yenmesini kolaylaştırmıştır.  
 
 GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN İKİYE AYRILMASI VE YIKILMASI:
     Bumin Kağan'dan sonra yerine sırasıyla oğlu Ko-Lo, Mukan(En parlak devir), Tapo ve İşbara geçti. Bu
süre içinde Batı Yabgusu İstemi Yabgu daima doğudaki hakana bağlı kaldı.  Ancak İstemi Yabgu'nun
ölümünden sonra yerine geçen oğlu TARDU aynı itaati göstermedi. Çin'in kışkırması ile I. Göktürk Devleti
Batı ve Doğu Göktürk Devleti olarak ikiye ayrıldı.  Her ikisine de daha sonra Çinliler son verdi.

Avrupa Batı Hun Devleti

AVRUPA HUN (BATI HUN) DEVLETİ
    Kavimler göçünü başlatan Batı Hunları tarafından kurulmuştur. İlk hükümdarları BALAMİR, en önemli
hükümdarları ATTİLA'dır.        NOT: Anadolu'ya ilk Türk akınları Avrupa Hunları  tarafından yapılmıştır.                     
 
  ULDIZ'IN ROMA SİYASETİ: Balamirden sonra Batı Hunlarının başına geçen Uldız, Roma İmparatorluğuna
   karşı akılcı bir siyaset izlemiştir. Hunların düşmanları Germen Kavimleri ile savaştığından, Batı
   Roma İmparatorluğu ile  iyi geçinmiş, Doğu Roma'yı(Bizans) ise baskı altına almaya çalışmıştır.

1)- Galya Seferi: Batı Roma Ordusuyla KATALON savaşını yaptı. Kesin sonuç alınamadı.(451)
  2)- İtalya Seferi: Bir yıl sonra 452'de Attila ikinci sefere çıktı. Bu defa Roma ordusu Attila'nın
          karşısına çıkmaya cesaret edemedi.  Romalılar Papayı Attila'ya elçi olarak gönderdiler.
          Papayla görüşen Attila Roma'ya girmekten vazgeçerek geri döndü.
 
  Attila'nın ölümünden sonra Avrupa Hun Devleti eski gücünü koruyamayarak dağıldı.